tutarsız

listen to the pronunciation of tutarsız
Türkisch - Englisch
{s} incoherent

That person's accent is incoherent to me. - O kişinin aksanı benim için tutarsız

Sami appeared to be pretty incoherent. - Sami oldukça tutarsız görünüyordu.

{s} inconsistent

What he said yesterday is inconsistent with what he said last week. - Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile tutarsız.

That news report is inconsistent with the facts. - O haber raporu gerçeklerle tutarsız.

discursive
inconsistent, incongruous; incoherent, disjointed
choppy
contradictious
abrupt
unconnected
inconsistent, incoherent, inconsequent, contradictory, disconnected
conflicting
inconsequential
inconsequent
as thin as a wafer
disconnected
contradictory
precarious
disjointed
rambling
wafer thin
desultory
double minded
erratic
incongruous
unstable
variance
{s} wayward
unconformable
tutarsız ve anlaşılmaz konuşmak
maunder
Türkisch - Türkisch
Tutarlı olmayan, insicamsız: "Tutarsız her olayı, her davranışı alaturkadır diyerek doğuya yükledik."- N. Cumalı
Tutarlı olmayan, insicamsız
insicamsız
tutarsız
Favoriten