tutarlı

listen to the pronunciation of tutarlı
Türkisch - Englisch
consistent

You are not consistent. - Sen tutarlı değilsin.

He said, that the slavic mythology wasn't such a consistent system like greek or roman mythology. - O, Slav mitolojisinde Yunan veya Roma mitolojilerindeki gibi böyle tutarlı bir düzen olmadığını söyledi.

(Hukuk) coherent

The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing. - Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.

The two sentences are both coherent. - Her iki cümle de tutarlı.

consistent; coherent
logical
consistent, coherent, consequent
modest
steady
consequent
sequacious
tutarlı olan
coincident
tutarlı olarak
consistently

In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral. - Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.

tutarlı olmak
cohere
tutarlı olmak
to cohere
tutarlı olmak
coincide
tutarlı olmak
hold together
Türkisch - Türkisch
Aralarında çelişme bulunmayan, uygun, her yönden bağdaşmış, dengeli, insicamlı
tutarlı
Favoriten