Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür.
- Turning the steering wheel makes the car turn.
Köşeyi dönünce, evimi bulacaksın
- Turning the corner, you will find my house.
Sola dönerseniz, benzin istasyonu bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the gas station.
Sola dönerseniz, postaneyi bulursunuz.
- Turning to the left, you will find the post office.
Dünya sadece bir kitap gibidir ve attığın her adım bir sayfa çevirmek gibidir.
- The world is just like a book, and every step you take is like turning a page.
Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.
- Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
Afrika'ya gezimiz bir felakete dönüşüyor.
- Our trip to Africa is turning into a catastrophe.
Sami'nin dünyası dönmeyi bıraktı.
- Sami's world stopped turning.
Dönmeden önce diğer sürücüleri uyarmak için sinyal lambalarını yak.
- Before turning, put on your blinkers to warn other drivers.
Bu onun hayatının dönüm noktasıydı.
- This was the turning point of his life.
Bence bu bir dönüm noktasıdır.
- I think this is a turning point.
Geri dönmek için çok geç.
- It's too late to turn back.
Geri dönmek zorunda kalacağız.
- We're going to have to turn back.
Sözleri işlere çevirmek zorundasın.
- You have to turn words into deeds.
Dünya sadece bir kitap gibidir ve attığın her adım bir sayfa çevirmek gibidir.
- The world is just like a book, and every step you take is like turning a page.
Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür.
- Turning the steering wheel makes the car turn.
Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü.
- Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.
Saçları beyaza dönüştü.
- His hair has turned white.
Odayı temizleme sırası benimdi.
- It was my turn to clean the room.
Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.
- Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
Yaprakların rengi değişmeye başladı.
- The leaves have begun to turn.
Quebec için mücadele savaşta dönüm noktasıydı.
- The Battle for Quebec was the turning point in the war.
Bu, tarihte bir dönüm noktasıdır.
- This is a turning point in history.
Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti.
- Tom turned the knob and pushed the door open.
Radyoyu açmak için butona bastım.
- I pressed the button to turn the radio on.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
- This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
Dışarı çıkmadan önce gazın kapatıldığından emin olmak için kontrol etmeyi unutma.
- Remember to check to make sure the gas has been turned off before you go out.
Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
- It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
Mary ve kız kardeşi, hasta annelerine nöbetleşe baktılar.
- Mary and her sister took turns at looking after their sick mother.
Nöbetleşe çocuklarımıza baktık.
- We took care of our children by turns.
18 yaşına girmek için sabırsızlanıyorum.
- I can't wait turning 18.
Tom Mary'ye bakmak için geriye döndü.
- Tom turned around to face Mary.
Hepsi Tom'a bakmak için döndü.
- They all turned to stare at Tom.
Laura son dakikada sadece arkasını dönmek ve kaçmak için yaklaşıyor numarası yaptı.
- Laura pretended to get closer, only to turn around and run away at the last minute.
Maalesef seni reddetmek zorundayım.
- I'm afraid I have to turn you down.
Onun yardımı reddetmekle hata yaptın.
- You were wrong to turn down his help.
Enerji tasarrufu yapmak için ışıklardan bazılarını kapattım.
- I've turned off most of the lights to save power.
Kahve yapmak için kimin sırası?
- Whose turn is it to make the coffee?
Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.
- Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.
Tom gelmek için söz verdi ama henüz gelmedi.
- Tom promised to come, but he hasn't turned up yet.
O, aşkını heyecanlandırdı.
- She turned on her lover.
O, bu elbiseyi giydiği zaman beni heyecanlandırır.
- He turns me on when he wears those clothes.
Simyacılar kurşunu altına dönüştürmek istediler.
- The alchemists wanted to turn lead into gold.
Direksiyonu döndürmek arabayı döndürür.
- Turning the steering wheel makes the car turn.
Öğretmenler onun eşek şakasını öğrendikten sonra genç büyücü kadına Tom'u tekrar bir insana döndürmesi buyruldu.
- The young sorceress was ordered to turn Tom back into a human, after the teachers learned of her prank.
Sana sağa dönmeni emrediyorum
- I order you to turn right.
Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.
- Mr Smith has not turned up yet though he promised to come.
Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
- Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.
- Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
When I asked him for the money, he turned nasty.
I felt that the man was of a vindictive nature, and would do me an evil turn if he found the opportunity.
They quote a three-day turn on parts like those.
The hillside behind our house isn't generally much to look at, but once all the trees turn it's gorgeous.
He turned into a monster every full moon.
Turn the bed covers.
turn on the spot.
They took turns playing with the new toy.
It was fortunate for his comfort, perhaps, that the man who had been chosen to accompany him was of a talkative turn, for the prisoners insisted upon hearing the story of the explosion a dozen times over, and Rufus Dawes himself had been roused to give the name of the vessel with his own lips.
Give the handle a turn, then pull it.
This milk has turned; it smells awful.
She took a turn for the worse.
Turn right here.
Then you must know as well as the rest of us that there was something queer about that gentleman--something that gave a man a turn--I don't know rightly how to say it, sir, beyond this: that you felt in your marrow kind of cold and thin..
... So it's the turning point for us. ...
... even turning on the GPS. ...