Stratford-on-Avon, where Shakespeare was born, is visited by many tourists every year.
- Shakespeare'in doğduğu yer, Stratford-on-Avon, her yıl bir sürü turist tarafından ziyaret edilir.
The English team beat the Brazilian team in the international soccer tournament.
- Uluslararası futbol turnuvasında İngiliz takımı, Brezilya takımını yendi.
That last round of chemo really sapped his energy.
- Bu son kemoterapi turu gerçekten onun enerjisini çökertti.
Only in the second round the Communist Party told to the working class: Do not vote the right wing.
- Sadece ikinci turda Komünist Partisi, işçi sınıfının söyledi: sağ kanada oy vermeyin.
Let's go for a spin around the park.
- Park civarında şöyle bir tur atalım.
Let's take a short drive this afternoon.
- Bu öğleden sonra kısa bir araba turu atalım.
Why don't we take a drive round the island on this ox carriage?
- Neden bu öküz arabasının üstünde bir ada turu yapmıyoruz?
Most of the revellers are tourists.
- Eğlenenlerin çoğu turist.
In our city, tourists are an important source of revenue.
- Şehrimizde turistler önemli bir gelir kaynağıdır.
How many laps do you usually swim?
- Genellikle kaç tur yüzersin?
Tom swims laps every morning before going to work.
- Tom her sabah işe gitmeden önce turlar yüzer.
I am wearing an orange t-shirt and green pants.
- Turuncu bir tişört ve yeşil pantolon giyiyorum.
My favorite color is orange.
- En sevdiğim renk turuncu.
Do you have a package tour?
- Paket turunuz var mı?
Then to Hanukkah's mild surprise a voice rose up and, with laconic precision, likened this rumored brother Alp to the secretion on the nether parts of a she-tur.