Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
- Tom always wants to try something new.
Denemek için bana uğra.
- Come on over to have a try.
Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
- Tom always wants to try something new.
Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
- Linux is a free operating system; you should try it.
Okulda daha fazla gayret etmek zorundayım.
- I have to try harder at school.
Böyle bir şeyi yapmaya çalışmak zaman israfıdır.
- Trying to do such a thing is a waste of time.
Bunu tekrar yapmaya çalışmak için zamanımı harcamak istemiyorum.
- I don't want to waste my time trying to do this again.
Şifrenizi geri alma girişiminiz başarılı değildir. Lütfen tekrar deneyin.
- Your attempt to retrieve your password was not successful. Please try again.
Ona uğraşmak anlamsız.
- It's nonsense to try that.
Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
Ayılmaya çalışmak için yürüyüşe gittim.
- I went for a walk to try to sober up.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
- Linux is a free operating system; you should try it.
Niçin tenisi denemiyorsun?
- Why don't you give tennis a try?
Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.
- The reason why you failed is you did not try hard enough.
Ben çok sosyal değilim, ama bir çaba sarfetmeye çalışıyorum.
- I'm not very social, but I try to make an effort.
Today I scored my first try.
Try this—you’ll love it.
I gave sushi a try but I didn’t like it.
You are trying too hard.
I'll come to dinner soon. I'm trying to beat this level first.
euery feend his busie paines applide, / To melt the golden metall, ready to be tride.
... Google is just one step on a long historic journey to try ...
... But we also try to be practical and look at what ...