Duruşma için ABD'ye götürüldü.
- He was taken to the United States for trial.
Duruşma günden güne devam etti.
- The trial went on day after day.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Tom yargılamaya gelmeyecek.
- Tom won't show up for trial.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Deneme beş gün sürdü.
- The trial lasted five days.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Bu duruşmada davacı kim?
- Who is the plaintiff in this trial?
Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.
- The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.
- The accused thief is on trial now.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... self-repair mechanisms the way people in clinical trials have ...
... These people in these clinical trials, ...