Tom öyle travma geçirmiş ki güçlükle konuşuyordu.
- Tom was so traumatized he could barely speak.
Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti.
- This accident has psychologically traumatized him.
Seni sarsıntı geçirmiş halde hayal edemiyorum.
- I can't picture you traumatized.
Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti.
- This accident has psychologically traumatized him.
Bu kaza onda psikolojik travmaya neden oldu.
- This accident has caused him psychological trauma.
Çok travmatik bir şeydir.
- It's a very traumatic thing.
O travmatik bir deneyimdi.
- It was a traumatic experience.
Yarasının iyileşmesi Rei'nin 20 gününü aldı.
- It took Rei 20 days to get over her injury.
Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.
- The long trip aggravated her injury.
Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.
- I stretch before exercising to prevent injury.
Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Sakatlık tahmin ettiklerinden daha ciddiydi.
- The injury was more serious than they had supposed.
Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar.
- People with agraphia can't write due to a brain injury.
... both of us that was like a huge trauma, kind of reopening ...