Askeri pilotlar sivil pilotlardan daha fazla risk almak için eğitilmiştir.
- Military pilots are trained to take more risks than civilian pilots.
Köpek hırsızları izlemek için eğitilmiştir.
- The dog is trained to watch for thieves.
Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.
- Musical talent can be developed if it's properly trained.
O bir avukat olarak eğitildi.
- He was trained as a lawyer.
Az daha treni kaçırıyordum.
- I almost missed the train.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
Üst düzey yöneticiler astlarına eğitim vermek için çok zaman harcıyorlar.
- Senior executives spend a lot of time training their subordinates.
Dan Linda'yı eğitmek bile istememişti.
- Dan didn't even want to train Linda.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.
- No special training is needed to operate this machine.
Düşünce zincirimi kaybetmiş gibi görünüyorum.
- I seem to have lost my train of thought.
Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
- You'll have to get a move on if you want to catch the train.
Trene yetişmek için yeterli zamanımız var.
- We have enough time to catch the train.
Tren geçerken, Tom sürücünün bir bakışını yakaladı.
- As the train went by, Tom caught a glimpse of the driver.
Tren sürücüsü, düdüğüyle kalkışın sinyalini verdi.
- The train driver signals the departure with his whistle.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.
- If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
Tom'un iyi eğitimli bir köpeği var.
- Tom has a well-trained dog.
Tom'un kesinlikle iyi eğitimli bir köpeği var.
- Tom certainly has a well-trained dog.
Develerden oluşan uzun bir kervan batıya doğru ilerliyordu.
- A long train of camels was moving to the west.
İlk defa bir trende kustum.
- It's the first time I've thrown up in a train.
Tren istasyonunu önünde bir sıra var.
- There is a bench in front of the train station.
Onlar yaz eğitimi sırasında çok yetenekli bir oyuncu keşfettiler.
- They discovered a very talented player during summer training.
trained fruit trees.
fully trained troops.
She trained seven hours a day to prepare for the Olympics.
I got a twix on the 128 version being fixed and trained by Mad Max at M2K BBS 208-587-7636 in Mountain Home Idaho. He fixes many games and puts them on his board. One of my sources for games and utils.
The assassin had trained his gun on the minister.
We rode the train to Mumbai.
The train of her bridal gown caught on a nail.
I trained with weights all winter.
The vine had been trained over the pergola.
You can't train a pig to write poetry.
... That in fact, they might actually be trained to stay ...
... and as a consequence, we'll have a better-trained workforce, and that will create jobs, because ...