Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.
- She had the book with a torn cover under her arm.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
- The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.
Çatı şiddetli rüzgar tarafından yırtılmıştı.
- The roof was torn off by the gale.
Bu kitaptan yırtılmış bir sayfa görüyorum.
- I see a page has been torn out of this book.
Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.
- The cabin was torn asunder by the storm.
Sami bir puma tarafından parçalara ayrıldı.
- Sami was torn to shreds by a cougar.
Birisi bu kitaptan iki sayfa yırttı.
- Someone has torn two pages out of this book.
Bu kitaptan yırtılmış bir sayfa görüyorum.
- I see a page has been torn out of this book.
Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.
- Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't.
Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.
- Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't.
Hikayeyi dinlerken gözyaşı döktü.
- She shed tears while listening to the story.
Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
- I was told my tear duct was blocked.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Kimse bu evi yıkmayacak.
- Nobody is going to tear down this house.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Bunu temizlemek bir sürü zaman, kan, ter ve göz yaşı aldı.
- It took a lot of time, blood, sweat and tears to clean it.
Kutuyu yırtarak açabilirsin.
- You can tear the box open.
Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?
- Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors?
Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.
- Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
- This song is so moving that it brings tears to my eyes.
He went tearing down the hill at 90 miles per hour.
A small tear is easy to mend, if it is on the seam.
The slums were torn down to make way for the new development.
Ryan wiped the tear from the paper he was crying on.
Her eyes began to tear in the harsh wind.
... with brief interruptions since the Soviet invasion. Um, so this is a very war-torn society ...