toprakla

listen to the pronunciation of toprakla
Türkisch - Englisch
{f} earthed
{f} grounding
{f} grounded

My computer is connected to a properly grounded outlet. - Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.

{f} ground

My computer is connected to a properly grounded outlet. - Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.

earth

Cover the seeds with a little earth. - Tohumları biraz toprakla örtün.

toprak
soil

Nothing seems to grow in this soil. - Bu toprakta bir şey yetişmez gibi görünüyor.

Plants don't grow in this soil. - Bitkiler bu toprakta büyümez.

toprak
land

This house and this land are mine. - Bu ev ve bu topraklar benim!

They debated land reform but never carried it out. - Toprak reformunu tartıştılar ama asla uygulayamadılar.

toprak
ground

We're losing too much ground. - Çok fazla toprak kaybediyoruz.

We're on unfamiliar ground here. - Burada yabancı bir topraktayız.

toprak
earth

The scent of earth after rain is called petrichor. - Yağmur sonrası topraktan gelen hoş kokuya petrikor denir.

About one third of the earth's surface is land. - Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.

toprakla örtmek
earth
toprak
earthen
toprak
territory

He wanted even more territory. - Hatta o daha çok toprak istedi.

They increased the territory of the empire. - Onlar imparatorluğun topraklarını genişletti.

toprak
{i} country

The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao. - Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.

toprak
{i} clay
toprak
(Ticaret) permanent asset
toprak
ceramic
toprak
(Bilgisayar) alpine
toprak
encroached
toprak
encroacher
toprak
terra
toprak
conservation
toprak
dust
toprak
clod
toprak
figuline
toprak
element

Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air. - Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.

Aristotle believed that everything on Earth was made from four elements: earth, air, fire and water. - Aristoteles dünyadaki her şeyin dört elementten yapılmış olduğuna inanıyordu: toprak, hava, ateş ve su.

toprak
terrafirma
toprak
landslide
toprak
encroach
toprak
encroaching
toprak
dirt

Park Street used to be a dirt road. - Park caddesi toprak bir yoldu.

toprak
tract
toprak
roll
toprak
lump
karayla, toprakla ilgili, karasal
with black, territorial, terrestrial
toprak
earthenware
toprak
slang heroin, skag
toprak
solder
toprak
earthen, earthenware, made of clay
toprak
earth, soil; dirt
toprak
(Hukuk) (uluslar arası hukuk) territory
toprak
unpaved, dirt (road)
toprak
(Hukuk) soil, territory
toprak
earth; ground; soil; land; clod; country; domain; earthen, earthenware
toprak
(Elektrik) ground, Brit. earth
toprak
terra firma
toprak
fictile
toprak
terraneous
toprak
glebe
toprak
demesne
toprak
copyhold
topraklamak
to earth
topraklamak
earth
topraklamak
to cover or fill with earth
topraklamak
to soil with earth, dirty
topraklamak
(Elektrik) to ground
topraklamak
ground
Türkisch - Türkisch

Definition von toprakla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Toprak
hak
Toprak
abacırık
Toprak
(Osmanlı Dönemi) DAK'A
Toprak
(Osmanlı Dönemi) SİF'
Toprak
(Osmanlı Dönemi) TERBAB
Toprak
turab
toprak
Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü
toprak
Arazi, tarla
toprak
Kara. Ülke: "Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok."- R. E. Ünaydın
toprak
Topraktan yapılmış: "İki toprak duvarın birleştiği bir girintide diz üstü büzülmüş görünüyor."- M. Ş. Esendal
toprak
Kara
toprak
Ülke
toprak
Topraktan yapılmış
toprak
(Osmanlı Dönemi) türâb
topraklamak
Üzerini toprakla örtmek
toprakla
Favoriten