toprak

listen to the pronunciation of toprak
Türkisch - Englisch
land

Low-lying lands will flood. This means that people will be left homeless and their crops will be destroyed by the salt water. - Deniz seviyesinin altında olan toprakları su basacak. Bu, insanların evsiz kalması ve ürünlerinin tuzlu su tarafından tahrip edileceği anlamına gelir.

About one third of the earth's surface is land. - Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.

earth

The earth became red with blood. - Toprak kandan dolayı kırmızıya döndü.

Petrichor - (noun) the earthy scent when rain falls on dry soil; the smell of earth after rain. - Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.

soil

When rain's fallen and the soil is moist, it becomes easier to pull out weeds. - Yağmur yağarsa ve toprak nemli olursa, otları çekmek daha kolay olur.

The soil here is fertile. - Buradaki toprak verimlidir.

ground

We're losing too much ground. - Çok fazla toprak kaybediyoruz.

The treaty did not ban nuclear tests under the ground. - Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.

earthen
territory

He wanted even more territory. - Hatta o daha çok toprak istedi.

The commanding officer led his army into enemy territory. - Birlik komutanı ordusunu düşman topraklarına götürdü.

(Ticaret) permanent asset
ceramic
(Bilgisayar) alpine
encroached
encroacher
terra
conservation
dust
clod
figuline
element

According to the Chinese, the five elements are metal, earth, fire, water and wood. - Çinlilere göre beş element, metal, toprak, ateş, su ve odundur.

Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air. - Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.

terrafirma
landslide
encroach
encroaching
slang heroin, skag
earthenware
solder
earthen, earthenware, made of clay
earth, soil; dirt
(Hukuk) (uluslar arası hukuk) territory
unpaved, dirt (road)
(Hukuk) soil, territory
earth; ground; soil; land; clod; country; domain; earthen, earthenware
clay
(Elektrik) ground, Brit. earth
terra firma
country

The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao. - Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.

fictile
terraneous
glebe
dirt

Park Street used to be a dirt road. - Park caddesi toprak bir yoldu.

tract
roll
lump
demesne
copyhold
bereketli toprak
loam
verimli toprak
loam
toprak altındaki
subterranean
toprak kaplar
pottery
toprak makinesi
earthmover
toprak parçası
piece of land
toprak parçası
clod
toprak altı
underground
toprak altı
subterranean
toprak baraj
earth-dam
toprak buzu
(Askeri) ground ice
toprak dolgu
earth fill
toprak dolgu
earthfill
toprak duvar
dike
toprak düzeltme
grading
toprak hattı
earth
toprak hattı
ground cable
toprak hattı
(Askeri) ground connection
toprak kap
crock
toprak rengi
earth colour
toprak set
bund
toprak set
mound
toprak set
earthwork
toprak siper
(Askeri) parapet
toprak suyu
(Tarım) groundwater
toprak set
embankment
toprak kiralama
holding
Toprak Mahsülleri Ofisi
(Tarım) Agricultural Products Bureau
toprak mahsülleri ofisi
Soil Products Office
toprak;
(Kanun) land
toprak Mahsulleri Ofisi the Agricultural Products Bureau
(a government agency)
toprak akması
solifluction
toprak akımı
(Elektrik, Elektronik,Teknik) ground current
toprak alkali metaller
alkaline earth metals
toprak altındaki
subterraneous
toprak altındaki
underground
toprak ana
earth mother
toprak analizi
soil analysis
toprak anteni
ground antenna
toprak arızası
earth fault
toprak asiditesi
soil acidity
toprak atmak
to move earth
toprak atış siperi
backstop
toprak açısı
(Askeri) position angle
toprak açısı
(Askeri) quadrant angle of site
toprak ağası
squire
toprak aşınması
soil erosion
toprak aşınması geol
soil erosion
toprak baraj
earth dam
toprak basıncı
soil pressure
toprak bağlantısı
earth connection
toprak betonu
clay concrete
toprak bilimi
agrology
toprak boya
(Marangozluk) paint in powder form
toprak boya
earth dye
toprak boyası
ochre
toprak boyası
ocher
toprak bütünlüğü
territorial integrity
toprak canlısı
edaphone
toprak depo
earth tank
toprak derinliği
soil depth
toprak devresi
earth circuit
toprak direnci
earth resistance
toprak doyursun gözünü
Nothing on earth can satisfy you!/Your greed is insatiable!
toprak drenajı
soil drainage
toprak duvar
earth wall, dike
toprak dönüşü
ground return
toprak falı
geomancy
toprak fırın
earth oven
toprak fırın
cooking pit
toprak geliri
purchase
toprak göçü
(Coğrafya) landslip
toprak gübrelemesi
soil dressing
toprak hafriyatı
earthwork
toprak haritası
soil map
toprak harç
clay mortar
toprak hattı
ground line
toprak ile ilgili
landed
toprak işi
earth moving
toprak işi
earthenware
toprak kablosu
ground cable
toprak kaldırma
earth moving
toprak kanal
earth lined canal
toprak kap
pot
toprak kap
cruse
toprak kap kırığı
crock
toprak kapasitesi
earth capacitance
toprak karşılığı krala hizmet eden soylu
thane
toprak kaydı
(Hukuk) land register
toprak kayması
landslip
toprak kayması
creep
toprak kayması
landslide
toprak kayması
slump
toprak kayması
landslide, landslip
toprak kayması
slide
toprak kayması
slip
toprak kayması
mudslide
toprak kayması
slumping
toprak kazanma
land reclamation
toprak kazma
earth movement
toprak kirasını ürünle ödeyen çiftçi
sharecropper
toprak kort
clay court
toprak koruma
soil conservation
toprak kullanımı
land use
toprak künk
(İnşaat) earthenware pipe
toprak künk
clay
toprak künk
earth pipe
toprak künk
soil pipe, earth pipe
toprak künk
(İnşaat,Teknik) clay pipe
toprak kıvamı
soil consistence
toprak levhası
ground plate
toprak macunu
soil paste
toprak mekaniği
soil mechanics
toprak merhem kavanozu
gallipot
toprak metaller
earth metals
toprak numunesi
soil sample
toprak olmak
return to dust
toprak olmak
to depart (from) this life
toprak olmak
depart this life
toprak olmak
depart from this life
toprak parçası
patch
toprak parçası
homestead
toprak plakası
earth plate
toprak reformu
land reform
toprak rengi
1. earth color. 2. earth-colored
toprak rengi çini
rustic ware
toprak sahibi
landed proprietor
toprak sahibi
landholder
toprak sahibi
landowner

Tom is a wealthy landowner. - Tom, zengin bir toprak sahibidir.

toprak sahibi
squire
toprak sahibi
laird
toprak sahibi
the landed interest
toprak sahibi zengin çiftçi
kulak
toprak sahiplerinin egemenliği
plantocracy
toprak sahiplerinin yönetimi
squirarchy
toprak sahiplerinin yönetimi
squirearchy
toprak sağlığı düzenlemesi
(Hukuk) plant health regime
toprak set
embankment, earthwork
toprak set çekmek
embank
toprak setle çevrelemek
embank
toprak seviyesi
ground level
toprak siper
sconce
toprak solucanı
earthworm
toprak stabilizasyonu
soil stabilization
toprak tabyası
earthwork
toprak tavı
mellowness of soil
toprak teli
ground wire
toprak teli
ground lead
toprak tencere
Marmite
toprak terminali
ground terminal
toprak tesviyesi
grading
toprak topağı
clod of earth
toprak ucu
ground terminal
toprak ucu
(Elektrik, Elektronik,Teknik) earth terminal
toprak yaban arısı
(Tabiat Doğa) (böcek, haşere) [syn.: toprak yaban arısı, müjde böceği] bumblebee
toprak yapısı
soil structure
toprak yol
(İnşaat) unpaved road
toprak yol
dirt road
toprak yol
earth road
toprak yığmak
hill up
toprak yığmak
hill
toprak yığını
mound
toprak çanak çömlek
earthenware
toprak çekmek
to haul earth (from one place to another)
toprak çizgisi
ground line
toprak çökmesi
dip
toprak çözeltisi
soil solution
toprak üstündeki
aboveground
toprak ıslahı
soil amelioration
toprak ışını
(Elektrik, Elektronik,Teknik) ground ray
toz toprak
dust
toz toprak içinde kalmak
to be covered with dust or grime
maden içeren toprak
dirt
aktif toprak
(Kimya) active earth
bereketli (toprak)
benign
bereketli halde (toprak)
benignly
killi toprak
(Jeoloji) clayey soil
Türkisch - Türkisch
Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü
Arazi, tarla
Kara. Ülke: "Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok."- R. E. Ünaydın
Topraktan yapılmış: "İki toprak duvarın birleştiği bir girintide diz üstü büzülmüş görünüyor."- M. Ş. Esendal
Kara
Ülke
Topraktan yapılmış
hak
abacırık
(Osmanlı Dönemi) DAK'A
(Osmanlı Dönemi) SİF'
(Osmanlı Dönemi) TERBAB
turab
(Osmanlı Dönemi) türâb
TOPRAK ESASI
(Hukuk) Tabiiyetin(uylukluğun)kazanılmasında uygulanan bir esas olup,doğan çocuğa doğduğu ülkenin tabiiyetinin verilmesini kabul eder;ius soli;karş.kan esası
toprak altı
Toprak içinde bulunan
toprak bilimci
Toprak bilimi uzmanı, pedolog
toprak bilimi
Toprakların fiziksel, kimyasal, biyolojik vb. özelliklerini inceleyen bilim, pedoloji
toprak boya
İçinde demir oksidi bulunan renk, kiremit kırmızısı
toprak boya
Minerallerden elde edilen boyar madde
toprak hukuku
Toprak üzerindeki mülkiyet rejimini toprağın işletilmesiyle ilgili hususları düzenleyen hukuk
toprak kayması
Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakalarının gevşemesi sonucu üst tabakanın oynaması
toprak köleliği
Toprağa bağlı kölelik düzeni
toprak kölesi
Toprağa bağlı köle
toprak rengi
Sarı veya yeşile çalan toprağın rengi
toprak rengi
Bu renkte olan
toprak sıçanı
Toprağın altında yaşayan bir sıçan türü
toprak çimento
Çimento ve su katılarak sıkıştırılmış toprak
toz toprak
Bulut hâlinde olan toz
eski toprak
Yaşlandığı hâlde dinç (kimse)
taş toprak
Yüzeyi taş ve toprakla kaplı alan
yağlı toprak
Gevşek ve kaygan toprak cinsi
çiğ toprak
Uzun zaman işlenmemiş, güç sürülür toprak
Englisch - Türkisch

Definition von toprak im Englisch Türkisch wörterbuch

toprak içinde gravite etkisi ile hareket eden su
gravitasyonla su
toprak
Favoriten