toprağa

listen to the pronunciation of toprağa
Türkisch - Englisch
laid to
toprak
soil

Nothing seems to grow in this soil. - Bu toprakta bir şey yetişmez gibi görünüyor.

The soil here is fertile. - Buradaki toprak verimlidir.

toprak
land

This house and this land are mine. - Bu ev ve bu topraklar benim!

About one third of the earth's surface is land. - Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.

toprak
ground

We're losing too much ground. - Çok fazla toprak kaybediyoruz.

We're on unfamiliar ground here. - Burada yabancı bir topraktayız.

toprak
earth

About one third of the earth's surface is land. - Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.

Petrichor - (noun) the earthy scent when rain falls on dry soil; the smell of earth after rain. - Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.

toprağa vermek
bury
toprağa gömmek
to landfill
toprağa bakmak
to be on the brink of death
toprağa bağlı
earthbound
toprağa dikmek
prick out
toprağa dikmek
prick in
toprağa dökülen şarap
libation
toprağa gömülü kablo
buried cable
toprağa verilmek
sink into the grave
toprağa verme
burial
toprağa verme
interment
toprağa vermek
commit to the ground
toprağa vermek
to bury
toprağa vermek
inter
toprağa vermek
lay to rest
toprağa yeşillik katmak
plow back
toprağa yeşillik katmak
(gübre) plough back
tozu dumana/toprağa katmak/karıştırmak
1. to run, raising a cloud of dust. 2. to kick up a dust, cause a commotion, make an uproar, raise a ruckus
toprak
earthen
toprak
territory

They increased the territory of the empire. - Onlar imparatorluğun topraklarını genişletti.

The commanding officer led his army into enemy territory. - Birlik komutanı ordusunu düşman topraklarına götürdü.

toprak
{i} country

The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao. - Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.

toprak
{i} clay
toprak
(Ticaret) permanent asset
toprak
ceramic
toprak
(Bilgisayar) alpine
toprak
encroached
toprak
encroacher
toprak
terra
toprak
conservation
toprak
dust
toprak
clod
toprak
figuline
toprak
element

The four basic elements are Earth, Air, Fire and Water. - Dört temel öge toprak, hava ateş ve sudur.

Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air. - Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.

toprak
terrafirma
toprak
landslide
toprak
encroach
toprak
encroaching
toprak
dirt

Park Street used to be a dirt road. - Park caddesi toprak bir yoldu.

toprak
tract
toprak
roll
toprak
lump
toprak
earthenware
ölüyü toprağa gömme
burying the dead in the ground
tanrıların şerefine şarabın toprağa dökülmesi
libation
toprak
slang heroin, skag
toprak
solder
toprak
earthen, earthenware, made of clay
toprak
earth, soil; dirt
toprak
(Hukuk) (uluslar arası hukuk) territory
toprak
unpaved, dirt (road)
toprak
(Hukuk) soil, territory
toprak
earth; ground; soil; land; clod; country; domain; earthen, earthenware
toprak
(Elektrik) ground, Brit. earth
toprak
terra firma
toprak
fictile
toprak
terraneous
toprak
glebe
toprak
demesne
toprak
copyhold
Türkisch - Türkisch

Definition von toprağa im Türkisch Türkisch wörterbuch

Toprak
hak
Toprak
abacırık
Toprak
(Osmanlı Dönemi) DAK'A
Toprak
(Osmanlı Dönemi) SİF'
Toprak
(Osmanlı Dönemi) TERBAB
Toprak
turab
toprak
Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü
toprak
Arazi, tarla
toprak
Kara. Ülke: "Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok."- R. E. Ünaydın
toprak
Topraktan yapılmış: "İki toprak duvarın birleştiği bir girintide diz üstü büzülmüş görünüyor."- M. Ş. Esendal
toprak
Kara
toprak
Ülke
toprak
Topraktan yapılmış
toprak
(Osmanlı Dönemi) türâb
toprağa
Favoriten