Collective interests must be protected.
- Toplu çıkarlar korunmalıdır.
Role-Language includes male and female collective nouns in Japanese.
- Rol Dili, Japonca'da erkek ve kadın toplu isimler içerir.
Strawberries and raspberries are both examples of an aggregate fruit.
- Çilek ve ahududu her ikisi de toplu bir meyvenin örnekleridir.
We have a lot of social problems to think about today.
- Bugün hakkında düşünülecek birçok toplumsal sorunlarımız vardır.
In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
- Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
If you buy in bulk, it's 20% cheaper.
- Toplu olarak satın alırsanız, % 20 daha ucuz dur.
If you believe society hasn't made anything worthwhile, then you might believe also in mass destruction.
- Toplumun faydalı bir şey yapmadığına inanıyorsan, o zaman ayrıca kitle imhaya inanabilirsin.
People who dream of mass destruction think that society hasn't constructed anything worthwhile.
- Kitlesel imha hayali kuran insanlar, toplumun faydalı bir şey üretmemiş olduğunu düşünüyor.
Tom is getting his things together.
- Tom eşyalarını topluyor.
When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.
- İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var.
Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
- Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
A concerted effort is required to eradicate malaria in the country.
- Ülkede sıtmayı ortadan kaldırmak için toplu bir çaba gereklidir.