Biz pek çok konuşmadık.
- We didn't talk very much.
Sen daha önce bana bu hikayeyi defalarca anlattın.
- You've told me this story before tons of times.
Mike hayvanları çok fazla severdi.
- Mike liked animals very much.
Tom konserden çok fazla hoşlanmadı.
- Tom didn't enjoy the concert very much.
Yapacak bir sürü işim var.
- I have a ton of things to do.
Yapacak bir sürü işim var.
- I've got a ton of work to do.
I have tons of pens, but none of them work.
I’ve got a ton of work to do.
Tom ought not to have spoken to his teacher in that tone of voice.
- Tom öğretmeniyle o ses tonuyla konuşmamalıydı.
I knew from his tone how much he hated me.
- Ses tonundan, benden ne kadar nefret ettiğini hissettim.
Tons of waste are produced every day in the country.
- Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
About ten million tons of coal are mined every day in China.
- Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.
Green tints prevail in the upholstery.
- Döşemede yeşil tonlar hakimdi.
There are many shades of gray.
- Grinin birçok tonları var.
That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
... collected tons of questions. ...
... And there's tons more optimization to come. ...