Tom bir sürü sorun içinde.
- Tom is in a ton of trouble.
Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.
- When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off.
I’ve got a ton of work to do.
His tone was very annoyed.
- Onun tonu çok kızgındı.
Subtle differences in tone discriminate the original from the copy.
- Tondaki ince farklar orijinali fotokopiden ayırt eder.
Green tints prevail in the upholstery.
- Döşemede yeşil tonlar hakimdi.
There are many shades of gray.
- Grinin birçok tonları var.
That's a really weird shade of red for a car.
- Bu bir araba için gerçekten kırmızının garip bir tonu.
The crane can lift twenty tons of concrete.
- Vinç yirmi ton beton kaldırabilir.
I have tons of books at the office.
- Ofiste tonlarca kitabım var.
... the show and get plastered and do a ton of drugs and when I ...
... The demo will be available for to you play with. It's a ton of fun, after the keynote ...