Odada bir iğne düşüşünü duyabilirdin.
- You could hear a pin drop in the room.
Yağmurdan sonra sıcaklıkta bir düşüş oldu.
- There was a drop in temperature after the rain.
Lütfen beni istasyona bırak.
- Please drop me off at the station.
Tom turnuvayı bıraktı.
- Tom dropped out of the tournament.
Bir içki için uğrayalım.
- Let's drop in for a drink.
Drop me a note when you get to the city.