Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.
- I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go.
Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
- I had some free time, so I wandered around town.
Dan bu çevredeki tek dolandırıcıdır.
- Dan is the only rogue around here.
Elbonia dolandırıcı bir millettir.
- Elbonia is a rogue nation.
Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
- A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.