to wait for; to await

listen to the pronunciation of to wait for; to await
Englisch - Türkisch

Definition von to wait for; to await im Englisch Türkisch wörterbuch

expect
bekle

Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı. - The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.

Otel beklentilerini karşıladı mı? - Did that hotel meet your expectations?

expect
{f} (birinden) (bir şeyin yapılmasını) beklemek: He expects me to carry out the garbage. Benden
expect
{f} düşünmek; zannetmek, sanmak
bide
sabırla beklemek
bide
yıkılmamak
expect
beklenti içinde olmak
bide
bekle

Sadece uygun zamanı beklemeliyiz. - We just need to bide our time.

Zamanımızı beklemeliyiz. - We need to bide our time.

bide
(uygun zamanı) sabırla beklemek
expect
sanmak
expect
ummak
expect
(olmasını/gelmesini) beklemek
expect
beklemek

En kötüsünü beklemek zorundayız. - We have to expect the worst.

Fadıl en kötüsünü beklemek ve planlamak zorundaydı. - Fadil had to expect and plan for the worst.

expect
tahmin etmek,zannetmek. expect= "beklenti" "ummak"
bide
{f} kollamak
bide
{f} beklemek
bide
{f} oturmak, beklemek
bide
{f} dayanmak, yıkılmamak
expect
(fiil) beklemek, ummak, ümit etmek, sanmak
expect
intizar etmek
Englisch - Englisch
expect
bide
to wait for; to await
Favoriten