Fadıl'ın ölümü kuşku uyandırıyordu.
- Fadil's death raised suspicions.
Sami kuşkuları kendine çekiyordu.
- Sami kept the suspicions to himself.
Tom sarhoş araba sürme şüphesiyle tutuklandı.
- Tom was arrested on suspicion of drunken driving.
Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.