Onun tonu çok kızgındı.
- His tone was very annoyed.
Tom öğretmeniyle o ses tonuyla konuşmamalıydı.
- Tom ought not to have spoken to his teacher in that tone of voice.
Sözlerinin keskin tonu, atmosferi soğuttu.
- The sharp tone of his words chilled the atmosphere.
Ses tonundan, benden ne kadar nefret ettiğini hissettim.
- I knew from his tone how much he hated me.
Piyanonun iyi bir sesi var.
- The piano has a good tone.