to urge, to spur, to goad, to incite

listen to the pronunciation of to urge, to spur, to goad, to incite
Englisch - Türkisch

Definition von to urge, to spur, to goad, to incite im Englisch Türkisch wörterbuch

prick
{i} k.dili. pis herif
prick
dalamak
prick
batırmak
prick
hafifçe delmek
prick
toprağa dikmek
prick
{f} hafifçe del
prick
hıyar
prick
sokma
prick
batmak
prick
diken

Emilien kızarmış dikenli incir yemek istiyor. - Emilien wants to eat fried prickly pears.

Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece. - The question of free will is a prickly conundrum to religion.

prick
yarak
prick
delik
prick
{i} iğne

O, bir iğne ile kendini deldi. - He pricked himself with a pin.

Nakış yaparken kendini bir iğne ile deldi. - She pricked herself with a needle while embroidering.

prick
{f} 1. sivri bir
prick
{f} iğne batırmak
prick
{i} delinme
prick
sokmak
prick
sivri uçlu alet
prick
{i} delik (sivri uçla)
Englisch - Englisch
prick
to urge, to spur, to goad, to incite
Favoriten