Duruşma için ABD'ye götürüldü.
- He was taken to the United States for trial.
O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor.
- That man is going on trial next week.
Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
- This is a hearing, not a trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.
- We learn by trial and error.
Deneme neredeyse yapılmıştı.
- The trial was all but done.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.