İstasyona erken varmak için çaba harcadı.
- He made an effort to get to the station early.
Ofisime varmak yaklaşık on beş dakika alır.
- It takes about 15 minutes to get to my office.
Tom çatıya ulaşmak için merdivene tırmandı.
- Tom climbed up a ladder to get to the roof.
Onlar Avrupa'ya ulaşmak için umutsuzdu.
- They were desperate to get to Europe.
İşe başlamak istiyorum.
- I want to get to work.
Çalışmaya başlamak zorundayım.
- I have to get to work.
He's refusing to testify. I think the Mob got to him.