Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
- It is very important to consider the cultural background of the family.
Bu sorunu göz önüne almak zorundayız.
- We have to take this problem into consideration.
Tom Mary'den tavsiye almayı düşünmek isteyebilir.
- Tom might want to consider asking Mary for advice.
Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.
- I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives.
Gerçeği dikkate almalısın.
- You must take the fact into consideration.
Tom Mary'nin hislerini hiç dikkate almadı.
- Tom didn't consider Mary's feelings at all.
Tom'un önerisini dikkate almak zorunda kaldım.
- I had to consider Tom's proposal.
Tom Mary'yi bir kahraman olarak görmektedir.
- Tom considers Mary to be a heroine.
Tom'un ne yapmak isteyebileceğini hesaba katmamıştım bile.
- I didn't even consider what Tom might want to do.
Onu hiç hesaba katmadım.
- I've never considered that.