Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
- She is carrying a backpack on her back.
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
- I am told he has a broad back.
Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
- While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
Kazağını ters giymişsin.
- Your sweater is on backwards.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
- Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
- He isn't back yet. He may have had an accident.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
İddiaları kanıtla desteklemek önemlidir.
- It's important to back up claims with evidence.
Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- If you shave your hair, it will grow back thicker.
Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur.
- Invertebrates have no backbone or spinal column.
Tom şimdi vazgeçmek üzere değil.
- Tom isn't about to back down now.
Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
- I want to go back to being a baby.
Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
- Just how far back do you want to go?
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci, cep telefonundan mesaj atıyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were texting.
Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.
- Several students in the back of the classroom were sleeping.
Tom yine evde, uykusunu tamamlıyor.
- Tom is back at the house, catching up on his sleep.
Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
- After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
- When did you return? I came back the day before yesterday.
Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
- Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
Tepenin üstündeki eski kilise on ikinci yüzyıla kadar uzanmaktadır.
- The old church on the hill dates back to the twelfth century.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
- I will write you back soon.
Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.
- If you cut the tail off of a lizard, it will grow back.
Tom tekneye dönmeye çalıştı.
- Tom tried to get back in boat.
Ben tekneye geri yüzdüm.
- I swam back to the boat.
Mütevazı bir geçmişten geliyorum.
- I come from a humble background.
Leyla sıkı bir dini geçmişten geliyor.
- Layla comes from a strict religious background.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
Tom geçmişe seyahat etti.
- Tom traveled back in time.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
- All his friends backed his plan.
Tom geriye doğru yürüyor.
- Tom is walking backwards.
Köpek geriye doğru yürüdü.
- The dog walked backward.
Tom tekrar uykuya daldı.
- Tom fell back to sleep.
Niçin içeri dalmıyoruz?
- Why don't we duck back inside?
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmalıyız.
- Sometimes we need to look back to know where we are going to.
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
- The actress fell backward over the stage.
Sekizden önce geri döndü.
- He came back before eight.
Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
- I expect her to come back before lunch.
Tom şimdi sözünden dönemez.
- Tom can't back down now.
Sözünden dönebileceğini düşündüm.
- I thought you might back out.
Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
- Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Tom yardım etmek için beni geri gönderdi.
- Tom sent me back to help.
Sana yardım etmek için geri geldim.
- I came back to help you.
Lütfen 2.30'a kadar bekle. Tom o zaman geri dönecek.
- Please wait till 2:30. Tom will back then.
Tom Mary'nin 2.30'a kadar geri dönmesini bekliyor.
- Tom expects Mary back by 2:30.
Tom arkaya yakın oturuyor.
- Tom is sitting near the back.
Tom saçını arkaya taramıştı.
- Tom had his hair slicked back.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
O, geçen ağustos ayında geri geldi.
- He came back last August.
Polisler kalabalığı geride tuttu.
- The police held back the crowd.
Polis öfkeli kalabalığı geride tuttu.
- The police held the angry crowd back.
TV uzaktan kumandasını bana geri ver.
- Give me back the TV remote.
Tom arabasına döndü ve uzaklaştı.
- Tom got back in his car and drove away.
Turn the book over and look at the back.
I hurt my back lifting that dictionary.
We'll meet out in the back of the library.
The ship's back broke in the pounding surf.
The small boat raced over the backs of the waves.
I hung the clothes on the back of the door.
I’d like to find a back issue of that magazine.
I still need to finish the back of your dress.
The titles are printed on the backs of the books.
Can you fix the back of this chair?.
U in rude is a back vowel.
Put some back into it!.
Tap it with the back of your knife.
The office fell into chaos when you left, but now order is back.
Tom entered through the back door.
- Tom came in through the back door.
Tom came in through the back door.
- Tom entered through the back door.
... we haven't brought job growth back. And so there are for millions of American families, ...
... When you go back to the early Earth, right after the planet formed, ...