Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Biz çok fazla eğlenmedik.
- We didn't have much fun.
O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
- He learnt the periodic table by heart just for fun.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- It is a lot of fun to listen to music.
Sadece eğlenmek istiyor.
- He just wants to have fun.
İnsanlarla görüşmek ve eğlenmek istiyorum.
- I want to meet people and have fun.
O, komik bir hikaye ile bizi neşelendirdi.
- He amused us with a funny story.
Motosiklete binmek eğlencelidir.
- It's fun to ride a motorcycle.
Parkta oynamak eğlenceliydi.
- It was fun playing in the park.
Sadece zevk için okula gelmeyin.
- Don't come to school just for fun.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Yabancılarla alay etme.
- Don't poke fun at foreigners.
Lehçesinden dolayı, Tom her zaman John'la alay eder.
- Tom always makes fun of John because of his dialect.
Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
- It is impudent of you to make fun of adults.
Şakadan böyle bir şey yapmayın.
- Don't do such a thing in fun.
Hey, don't get bent out of shape over it; I was just funning you.