O beni parasını çalmakla suçladı.
- She accused me of stealing her money.
O çalmaktan suçludur.
- He is guilty of stealing.
Hırsızlık yaparken yakalandı.
- He was caught in the act of stealing.
Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- I would rather starve to death than steal.
O, benim paramı çalmaz, ona güvenim var.
- He will not steal my money; I have faith in him.
Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
- He was spotted stealing cookies.
Bu gerçek bir kelepir.
- This is a real steal.