Tom bana oradan çıkmak için bekleyemediğini söyledi.
- Tom told me he couldn't wait to get out of there.
Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.
- The lion struggled to get out of his cage.
Seni iğrenç canavar, buradan defol!
- You filthy beast, get out of here!
Defol! Ve sakın bana bir daha dokunma!
- Get out! And don't ever touch me again!
Bu şehirden gitmek istiyorum.
- I want to get out of this town.
Tom buradan gitmek zorunda.
- Tom has got to get out of here.