O, saçlarını bukleleli tutar.
- She keeps her hair in curls.
Saçımı bukle yapmak çok zaman alıyor.
- Curling my hair takes a lot of time.
Olimpiyat Oyunları'nda yer almak istiyorlar.
- They want to take part in the Olympic Games.
Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- The important thing is not to win the game, but to take part in it.
Tom diğer çocuklarla oyunlara katılmayacak kadar çok utangaçtır.
- Tom was too shy to take part in games with the other boys.
Yarışmaya katılacak mısınız?
- Are you going to take part in the contest?
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Partiye katılmak istedim fakat yapamadım.
- I wanted to take part in the party but I couldn't.
Onun saçı doğal olarak kıvırcık.
- Her hair is naturally curly.
Papua Yeni Gine'de yaşayan birçok Melanezyalının çok kıvırcık saçları vardır, değil mi?
- Most of the Melanesians living in Papua New Guinea have very curly hair, don't they?
I curl at my local club every weekend.