Öğle yemeğini evde yedi.
- She has lunch at home.
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Sıcak öğle yemekleri alabiliriz.
- We can buy hot lunches.
Onlar öğle yemekleri için sabırsızlar.
- They are impatient for their lunch.
Biz erken bir öğle yemeği yedik.
- We had an early lunch.
Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.
- She was in no humor for lunch.
Tom'un öğle yemeği yemek için zamanı yoktu.
- Tom didn't have time to eat lunch.
Tom'un canı öğle yemeği yemek istemiyordu.
- Tom didn't feel like eating lunch.
Maalesef öğle yemeği randevumuz için bunu yapamayacağım.
- I'm afraid I won't be able to make it for our luncheon appointment.
Öğle yemeğine on kişi davet ettik.
- We asked ten people to the luncheon.