to such a degree

listen to the pronunciation of to such a degree
Englisch - Türkisch

Definition von to such a degree im Englisch Türkisch wörterbuch

that
o
that
bağlaç ki
that
{z} (çoğ. those)
that
bu kadar

İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi? - Can a two-year-old boy run that fast?

Ver onu. Sahip olduğunun hepsi bu kadar mı? - Hand it over. That's all you've got?

that
(sıfat) öteki
that
Keşke

Keşke Tom daha iyi bir Fransızca konuşanı olabilse. - Tom wishes that he could be a better French speaker.

Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın! - If only you had told me the whole story at that time!

that
için

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for man, one giant leap for mankind.

O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı. - He began to work for that company last year.

that
in that mademki
that
diye

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku. - Please read it aloud so that everyone can hear.

to a degree
biraz
that
-dığı
that
adl.şu
that
o kadar

O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz. - He is such a bad person that everybody dislikes him.

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir. - The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.

that
ki o

O kadar iyi bir kitap ki onu üç kez okudum. - That was so good a book that I read it three times.

Babam o kadar yaşlıdır ki o çalışamaz. - My father is so old that he can't work.

that
öylesine

Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik. - It was such a hot day that we went swimming.

Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni farketmedi. - My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room.

that
-diği(ni)
that
ki
that
-en
that
-diği
such a degree
Böyle bir derece
to a degree
bir ölçüde
to a degree
bir noktaya kadar
to a degree
bir dereceye kadar

Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim. - I agree with you to a degree.

to a degree
birazcık
Englisch - Englisch
that
to a degree
to a large extent, to a great extent
to such a degree

    Silbentrennung

    to such a de·gree

    Türkische aussprache

    tı sʌç ı dîgri

    Aussprache

    /tə ˈsəʧ ə dəˈgrē/ /tə ˈsʌʧ ə dɪˈɡriː/
Favoriten