Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Tarih çalışmayı severim.
- I like studying history.
Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Bir araştırmaya göre her yıl 53.000 Amerikalı pasif içicilik sonucu ölüyor.
- A study reports that 53,000 Americans die each year as a result of secondhand smoke.
Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.
- Tom devoted his whole life to studying sharks.
Öğrenim yapmak gerçekten kolay bir şey değildir.
- Studying really isn't something easy.
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.
- Professor Kay has been studying insects for forty years.
Bilimin gerçek tanımı, dünyanın güzelliğini araştırmaktır.
- The real definition of science is that it's the study of the beauty of the world.
İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
- He went to America to study English.
Öğrenmek için her gün okula gider.
- He goes to school to study every day.
Sık sık kendini çalışma odasına kapatır ve böyle şeyler yazar.
- He often shuts himself up in the study and writes things like this.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There are plenty of books in his study.
Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
- Tom has lost interest in studying French.
Tom Fransızca öğrenme niyetiyle Fransaya geldi.
- Tom came to France with the intention of studying French.
Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Hayalim, Paris'te Fransızca öğrenim görmektir.
- My dream is to study French in Paris.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Biz Japon tarihini incelemek için müzeye gittik.
- We went to the museum to study Japanese history.
Biz aynı sınıfta İngilizce öğrenimi görmekteyiz.
- We study English in the same class.
Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
- Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Üniversitede ne okumak istiyorsun?
- What do you want to study at college?
Yurtdışında okumaya karar verdim.
- I made a decision to study abroad.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Why do you want to study abroad?
Üniversitede ne okumak istiyorsun?
- What do you want to study at college?
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Diğer galaksilerde hayat olsa bile, insanın onları incelemek için ışık hızında seyahat etmesi imkansızdır.
- Even if there is life in other galaxies, it is impossible for man to travel at the speed of light to study them.
Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.
- I recommend you try studying a bit harder.
Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.
- You might want to try studying in the library.
Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.
- The teacher's talk stimulates Mary to study harder.
Biologists study living things.
I need to study my biology notes.
The study of languages is fascinating.
Thenne the kyng sat in a study and bad his men fetche his hors as faste as euer they myghte.
I study medicine at the university.
He studied the map in preparation for the hike.
I made a careful study of his sister.
My study was to avoid disturbing her.
... that looked at the study you describe and say it's completely wrong. I saw a study that ...
... own topics to write about, to think about, to study about. ...