O, odaya girdiğinde bir mırıltı vardı.
- There was a murmur when she entered the room.
Odanın diğer ucundan bir ses Ne oluyor? diye mırıldandı.
- What's happening?, murmured a voice from the other end of the room.
Seni seviyorum, diye mırıldandı ve gözlerini kapattı.
- I love you, she murmured and closed her eyes.
I couldn't hear the words; he just murmured a lot.