to speak, utter, pronounce, tell, allege

listen to the pronunciation of to speak, utter, pronounce, tell, allege
Englisch - Türkisch

Definition von to speak, utter, pronounce, tell, allege im Englisch Türkisch wörterbuch

say
{f} söylemek

Hangi arabanın daha güzel olduğu söylemek zordur. - It is hard to say which car is nicer.

Böyle bir şey söylemek için aptal olmalı. - She must be stupid to say such a thing.

say
{i} söz sırası
say
söyle

Onu başka bir şekilde söyle. - Say it in another way.

Lütfen onu İngilizce olarak söyle. - Please say it in English.

say
tutmak
say
{i} son söz

Maalesef, Fadil'in bu konuda son sözü yok. - Unfortunately, Fadil doesn't have a final say on this.

Son sözümü söylemedim! - I didn't say my last word!

say
{f} bildirmek

Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi. - I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.

say
(isim) söz, laf, son söz
say
{f} okumak (dua)
say
{f} farzetmek
say
{f} demek

Onun ne demek istediğini anlayamadım. - I couldn't make out what he wanted to say.

Onu söyledim, ama onu demek istemedim. - I did say that, but I didn't mean it.

say
{f} etmek (dua)
say
etmek okumak bildirmek
say
{f} varsaymak
say
{f} (said) demek, söylemek
say
{i} denilen şey, söz
say
{f} tekrarlamak

Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın. - If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.

Englisch - Englisch
{v} say
to speak, utter, pronounce, tell, allege
Favoriten