Sandığımdan daha az zaman var.
- There is less time than I thought.
Yükseklerden eskisinden daha az korkuyorum.
- I am less afraid of heights than I was.
Onun daha az şeyi kabulleneceğinden emin değildim.
- I wasn't sure that he would settle for anything less.
Şimdi hakkında endişelenecek daha az şeyimiz var.
- Now we have one less thing to worry about.
Tom yirmi dakikadan daha az bir sürede oraya varmayı başardı.
- Tom was able to get there in less than twenty minutes.
Mücizeden daha az bir şey değildi.
- It was nothing less than a miracle.