to sharpen, provoke, border, move

listen to the pronunciation of to sharpen, provoke, border, move
Englisch - Türkisch

Definition von to sharpen, provoke, border, move im Englisch Türkisch wörterbuch

edge

Tom Mary'yi uçurumun kenarından itti. - Tom pushed Mary off the edge of the cliff.

Uçurumun kenarına bu kadar yakın durmanın güvenli olduğundan emin misin? - Are you sure it's safe to stand that close to the edge of the cliff?

edge
kırak
edge
sırt
edge
(Bilgisayar) kenar kenar
edge
yaklaşmak

Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu. - It would be dangerous to go too near the edge of the cliff.

edge
kenar çizgisi
edge
keskin kenar
edge
kenardan yavaş yavaş ilerlemek
edge
{f} kenar yap
edge
{f} kenar yapmak
edge
{i} kıyı
edge
{i} kesit
edge
{f} (bir tarafa doğru) yavaş yavaş gitmek
edge
ak
edge
ayrıt, kenar kenar
edge
kenardan y
edge
ilerletmek
edge
(isim) keskin kenar, ağız, kıyı, keskinlik, şiddet, kenar, kesit, üstünlük
edge
kenar,v.kenar yap: n.kenar
Englisch - Englisch
{v} edge
to sharpen, provoke, border, move
Favoriten