Araçla Boston'a gitmek ve cinayeti işlemek için yeterli zamanın vardı.
- You had just enough time to drive to Boston and commit the murder.
Leyla cinayet işlemek için komplo kurmakla suçlanıyordu.
- Layla was charged with conspiracy to commit murder.
Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
- They voted to create a committee.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Arkadaşım işlemediği bir suç için sorumluluk üstlenmeyi bitirdi.
- My friend ended up taking the rap for a crime he didn't commit.