Bir kez daha çağrı yapmaya çalışalım.
- Let's try to make the call once more.
Ona uğramadan önce onun evde olduğundan emin olsan iyi olur.
- You had better make sure that he is at home before you call on him.
Ona uğramadan önce onun evde olup olmadığından emin olsan iyi olur.
- You had better make sure that he is at home, before you call on him.
Bir gün seni ziyaret etmek istiyorum.
- I would like to call on you one of these days.
Her şeyden önce, Jim'i ziyaret etmek zorundayım.
- First of all, I have to call on Jim.
Ona uğramadan önce onun evde olup olmadığından emin olsan iyi olur.
- You had better make sure that he is at home, before you call on him.
Bazen sana uğramamın bir sakıncası var mı? Hayır, hiç.
- Do you mind if I call on you sometime? No, not at all.
O, planı gerçekleştirmek için bütün deneyimine başvurmak zorunda kaldı.
- He had to call on all his experience to carry out the plan.
Mr. Rayney, Mr. Rayney,” the reporters clamored, and hands shot up. ¶ Charlotte called on the reporter from the L.A. Times, promising herself that she would lead with the OC Register reporter next time.