Hayatımı kaptana güvenmek zorundaydım.
- I had to trust the captain with my life.
Ona güvenmek için daha iyi tanımalıydın.
- You should have known better than to trust him.
O bana tamamen inanmaz.
- He doesn't altogether trust me.
Ondan hoşlanıyorum fakat aynı zamanda ona gerçekten inanmıyorum.
- I like him, but at the same time I don't really trust him.