to reveal, to show

listen to the pronunciation of to reveal, to show
Englisch - Türkisch

Definition von to reveal, to show im Englisch Türkisch wörterbuch

present
{i} mevcut

Tom'un dışında herkes mevcuttu. - All but Tom were present.

Çok sayıda öğrenci toplantıda mevcut. - A lot of students are present at the meeting.

present
{i} şu an

Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır. - My uncle is staying in Hong Kong at present.

Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var. - The present government has many problems.

present
{i} hediye, armağan
bust out
çiçek açmak
bust out
yapraklanmak
bust out
yaprak vermek
bust out
çiçeklenmek
bust out
(Konuşma Dili) tüymek
present
bergüzar
present
gün

Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum. - I would like to give him a present for his birthday.

Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik. - We chose Mary a good birthday present.

present
tanıtmak
present
sahnede göstermek
present
{s} adı geçen
present
(fiil) sunmak, sahneye koymak, vermek, bulunmak (iltifat), tanıtmak, takdim etmek, ortaya koymak, ileri sürmek, aday göstermek, arzetmek, çıkarmak, ibraz etmek, nişan almak, doğrultmak (silah), doğrultmak, sahnelemek
present
{f} takdim etmek
present
takdim etme
present
şu anki

Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış. - Many are fed up with their present careers.

Tom şu anki maaşından memnun değil. - Tom isn't content with his present salary.

present
bugünkü

Taoizm bugünkü Henan ilinde M.Ö. 604'te doğmuş bir pir olan Laozi'nin öğretileri üzerine kurulmuştur. - Taoism was founded on the teachings of Laozi, a sage born in 604 B.C. in present-day Henan Province.

Tom bugünkü maaşından memnun. - Tom is content with his present salary.

present
{s} bulunan, hazır, mevcut: the animals present in this region bu bölgede bulunan
Englisch - Englisch
present
bust out
to reveal, to show
Favoriten