Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
- It always takes time to get used to a new place.
Bankada paçayı yırtmak ve A52 yi almak zorundasın.
- You'll have to get off at the bank and take the A52.
Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti.
- The man went out of his way to take me to the station.
Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.
- On Monday I have to take back the books to the library.
Hangi bilgiye ihtiyaç duyuyorsun?
- What information do you require?
Önemsiz bir problem, uzun tefekküre ihtiyaç duymaz.
- A trivial problem doesn't require long contemplation.
what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.
Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.
- I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life.
Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.
- Please, take a look at my first post and let me know what you think about it.
Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
- How long does the airport bus take to the airport?
Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
- This bus will take you to the museum.
Rezervasyon isteniyor.
- Reservations are required.
İstediğin başka bir şey var mı?
- Is there anything else you require?
Dil edinmek yaratıcılık gerektirir.
- Language acquisition requires creativity.
Çok dil bilen biri olmanızı gerektirmiyor.
- It doesn't require you to be a polyglot.
Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.
- The important thing is not to win the game, but to take part in it.
Kazanmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- I'll do whatever it takes to win.
Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.
- She was just about to take a bath when the bell rang.
Yürüyüş yapmak için bir süre dışarı çıkalım.
- Let's get out for a while to take a walk.
Ben senin ateşini ölçmek istiyorum.
- I want to take your temperature.
Bir kimyasal reaksiyon bir veya daha fazla adımda gerçekleşir.
- A chemical reaction takes place in one or more steps.
The government would like to require non-British fiances who wish to marry a British citizen to sit an English test.
I requyre the in the name of god, that thou torment me nott.
Regrettably, I have concluded, after considering the matter over Christmas , that I can no longer maintain the high standard of service I require of myself, meet the demands of office and cope with the pressures of public life, without my health deteriorating further.’.
A weapon small enough to put on a missile would require uranium enriched to more than 90% U-235.
... Some of them we can build, but they require so much ...
... That's gonna require a lot of steps, a lot of which we've already making a--made progress ...