Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Özür dilemek istiyorum.
- I wish to say a word of apology.
Sana iyi şans dilemek için geldim.
- I came to wish you good luck.
Benim arzuma boyun eğmesi için onu zorladım.
- I forced him into complying with my wish.
Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.
- The wish to talk to God is absurd. We cannot talk to one we cannot comprehend.
Umarım dileklerin gerçekleşecektir.
- I hope your wishes will come true.
Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
- It's an American tradition to make a wish on your birthday.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
O, ebeveynlerinin isteklerine karşı çıktı ve yabancı ile evlendi.
- She went against her parent's wishes, and married the foreigner.
Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.
- There were times when Tom wished he hadn't married Mary.
O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.
- She wished she had been born twenty years earlier.
Kocanızla iletişim kurmayı istemenizi anlıyorum.
- I understand you wish to contact your husband.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
- Jane wishes she could see sumo in England.
Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
- Ken wishes to brush up his English.
I wish to complain.