Çıkmak istediğinden emin misin?
- Are you sure you want to quit?
Sen çıkmak zorunda değilsin.
- You don't get to quit.
Tom gitmek için pek hazır değil.
- Tom isn't quite ready to go.
Şikayet etmeyi kes. Gitmek zorundasın.
- Quit complaining. You have to go.
Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.
- I hate myself for not having the will power to quit eating junk food.
Tom'un vazgeçmekten başka seçeneği yok.
- Tom has no choice but to quit.
Şirketten ayrılmam istendi.
- I've been asked to quit the company.
Ara sıra canım işimden ayrılmak istiyor.
- At times I feel like quitting my job.
Terketmeyeceğim, ne söylersen söyle.
- I won't quit, no matter what you say.
O şirketten istifa etmek için kararını verdi.
- She's made up her mind to quit the company.
Vnthankfull wretch (said he) is this the meed, / With which her soueraigne mercy thou doest quight?.