O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Bu kayıt cihazı yeni değil.
- This tape recorder is not new.
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
Yayını kasete kaydet.
- Record the broadcast on tape.
Konuşmamızı kaydettim.
- I recorded our conversation.
İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.
- The UK employment rate is at a record high.