O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to write it.
Kütüphane kitaplarına yazı yazmamalısın.
- You shouldn't write in library books.
Kütüphane kitaplarına yazı yazmayın.
- Don't write in library books.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
- You must not write a letter with a pencil.
O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- He never fails to write to his mother every week.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Ben bir mektup yazmak zorundayım.
- I have to write a letter.
İngilizce bir mektup yazmak böyle kolay değildi.
- It was not so simple to write a letter in English.
The computer writes to the disk faster than it reads from it.