to raise to a higher point; to enhance; to raise in rate

listen to the pronunciation of to raise to a higher point; to enhance; to raise in rate
Englisch - Türkisch

Definition von to raise to a higher point; to enhance; to raise in rate im Englisch Türkisch wörterbuch

advance
ilerlemek
advance
{i} avans

Yönetici ona iki haftalık ücreti avans verdi. - The manager advanced him two weeks' wages.

O bir sonraki romanı için büyük bir avans aldı. - She received a large advance for her next novel.

advance
{i} gelişme

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi. - Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.

Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir. - The recent advances in medicine are remarkable.

advance
{i} yükselme
advance
{i} artış
advance
gelişim göstermek
advance
artırmak
advance
yaklaşım
advance
{i} öncü
advance
(fiil) ilerletmek, geliştirmek, yükseltmek, atamak, ilerlemek, artmak, gelişmek, ileri almak, öne almak [tar.], avans vermek, peşinat vermek, ileri sürmek, öne sürmek
advance
(isim) ilerleme, gelişme, atılım, yükselme, avantaj, avans, artış, öncü
advance
{f} atamak
advance
{f} ileriye
advance
ön ödeme/ilerleme
advance
öne

Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir. - Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.

Müdür, toplantıda bir öneri ileri sürdü. - The manager advanced a proposal at the meeting.

advance
peşin olarak

Peşin olarak ödemek zorundayız. - We have to pay in advance.

O peşin olarak ödünç para aldı. - He borrowed the money in advance.

advance
in advance önde
advance
{f} artmak; artırmak
advance
ilerlemeler

Japon endüstrisi savaştan beri büyük ilerlemeler kaydetti. - Japanese industry has made great advances since the war.

Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar. - Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.

Englisch - Englisch
advance

to advance the price of goods.

to raise to a higher point; to enhance; to raise in rate
Favoriten