Biz telsiz bağlantısını kaybettik.
- We lost radio contact.
Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.
- The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.
Lütfen radyoyu açar mısın?
- Please turn on the radio.
Lütfen radyoyu açar mısın?
- Could you please turn the radio on?
O bir kısa dalga radyo istasyonu dinliyor.
- He listens to a short wave radio station.
Fırtınadan kısa bir süre sonra radyo istasyonu yayına geri döndü.
- The radio station came back on the air shortly after the storm.
I think the boat is sinking; we'd better radio for help. / I radioed him already. / Radio the coordinates this time. / OK. I radioed them the coordinates.
Could you call them here? I'd like to talk to them. Or if they're out in the field, radio them in.”.
... radio, because at the time in Canada, I had -- I mean, many ...
... television and radio. ...