to put to inconvenience; to incommode; as, to inconvenience a neighbor

listen to the pronunciation of to put to inconvenience; to incommode; as, to inconvenience a neighbor
Englisch - Türkisch

Definition von to put to inconvenience; to incommode; as, to inconvenience a neighbor im Englisch Türkisch wörterbuch

inconvenience
elverişsizlik
inconvenience
rahatsizlik
inconvenience
işini zorlaştırmak
inconvenience
tasdi
inconvenience
{i} zorluk
inconvenience
sıkıntı

Mağaza soygunculuğu benim için büyük bir sıkıntı oldu. - The convenience store robbery was a great inconvenience to me.

Telefonsuzluk sıkıntılı bir durum. - Not having a telephone is an inconvenience.

inconvenience
{f} zorlaştır
inconvenience
uygunsuzluk
inconvenience
sakınca

Tek başınıza gitmenizin bir sakıncası var mı? - Would it inconvenience you to go yourself?

inconvenience
zahmet olmak
inconvenience
Rahatsız etmek, zahmet vermek
inconvenience
{i} güçlük, zahmet, rahatsızlık
inconvenience
yük ol
inconvenience
(isim) rahatsızlık, külfet, uygun olmama, zahmet, sıkıntı, sakınca, rahatsız eden kimse, sıkıntı veren şey, mahzur
inconvenience
{f} rahatsız etmek
inconvenience
{i} mahzur
inconvenience
{i} uygun olmama
inconvenience
{i} rahatsız eden kimse
Englisch - Englisch
inconvenience
to put to inconvenience; to incommode; as, to inconvenience a neighbor

    Silbentrennung

    to put to inconvenience; to incommode; as, to in·con·ven·ience a neigh·bor

    Aussprache

Favoriten