Aslanlar kafeslerinde kükredi.
- The lions roared in their cages.
Aslan bütün gün kafesinin içinde ileri geri yürüdü.
- The lion walked to and fro in its cage all day.
Kuş kafesin içine uçtu.
- The bird flew into the cage.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
- He thought that it was like a bird cage.
Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.
- You can cage the singer but not the song.
Sen hiç kedini kafese koydun mu?
- Have you ever put your cat into a cage?
Kuşları kafese koymayı reddediyorum.
- I refuse to cage birds.