Tom Mary'ye köpeği beslemesini hatırlatmak zorunda kaldı.
- Tom had to remind Mary to feed the dog.
2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.
- I want to remind you that you have a 2:30 appointment.
Kızın ismi bana mutlu okul günlerimi anımsatıyor.
- The girl's name reminds me of my happy school days.
Bu şarkı her zaman benim çocukluğumu anımsatıyor.
- That song always reminds me of my childhood.